Tuesday, July 31, 2012

Tweetlemek ya da tweetlememek... iste butun mesele bu!


Artik kimsenin uzun yazilar okuyacak vakti yok. Uzun uzadiya blog yazmak veya okumak zor gelir oldu insanlara.

Bir zamanlar icq vardi, msn vardi iletismek icin… ve hatta arada onlarcasi vardi su an aklima gelmeyen, unutulmus… Derken facebook yuzyilin devrimi haline geldi. Ilkokuldan beri gormedigimiz arkadaslarimizi, gorusemedigimiz akrabalarimizi bulduk bir anda ve buldugumuz hizla da kaybettik!

Facebook devrimine akilli telefonlar eklenince herkesin yedigini-ictigini, gezdigini-gordugunu aninda goruntu seklinde ogrenir olduk. Yetmedi ic camasirlarinin renginden haberdar olup, aile kavgalarina dahil olduk sanal ortamda. Iliskiye giris cikis hizlarina yetisemez olduk sonralari… Ve karistirilacak arkadas albumu, altina yorum yapilacak durum, fotograf ve video kalmayinca facebook da digerleri gibi cazibesini kaybetti, ayni kadere mahkum oldu… 

O geldigi hizla unutulurken baska sanal ortamlar buyumeye basladi. Akilli telefonu olanlar instagram, tumblr ve daha bilimum sanal paylasim ortamina dalip yedigi yemekten ictigi kahveye kadar fotograflayip aninda goruntuye orada devam ettiler, sanki ayni anda dunya yuzunde milyonlarca insan ayni isi yapmiyormus gibi fotograflayip paylasma ve onaylanma ihtiyaci duyaraktan…


Dedigim gibi kimsenin uzun uzadiya blog okuyacak vakti yok, yazi yazilana ve duzenlenene kadar kim ugrasacak…
Uzun uzun blog yazmak veya okumak yerine “tweet atmak” daha kolay gelir oldu insanlara. Bu hizla tuketen sanal toplum yapisina en iyi cevap veren internet ortamlarindan biri oldugu icin olsa gerek…

Gundem hizla degisiyor… sanal ortama ayak uydurmak gerekli… Ve herkes derdini 140 karakterle anlatma, anlasilma cabasina giristi. Ta ki bir sonraki degisime kadar!

Her ne kadar degisime acik bir insan olsam da sanal ortamin bu hizli degisimi ve tuketimi yoruyor beni. Iste o sebepten mumkun oldugunca uzak durdum bugune kadar Twitter dan. Lakin zamana ne kadar ayak diretsen de akintiya karsi duramiyorsun bu acik.

Simdi sevgili okur soruyorum sana, bana bir sebep goster twitter alemine girmek icin? “Tweet” lemek mi makbuldur? yoksa hic “tweet” lememek mi?

Friday, July 27, 2012

Efsunlu bebekler

Bu siteyi kesfettigimden beri zaman zaman girip fotograflara bakmaktan ve hayal kurmaktan kendimi alamiyorum...
Cocuklugum boyunca bebek kolleksiyonu yapmis, onlara kiyafetler dikip yeni dizaynlar yapmis ben, sistemin carklarina takildigimi ve yanlis meslekte oldugumu dusunuyorum bu siteyi her ziyaret edisimde :)

Bebeklerin her biri el yapimi, her biri bir masal kahramani...








Hakikaten efsunlu gibiler.
Duruslari...
Hareketleri...
Bakislari...

Buyuklere oyuncaklar gibi sanki. 
Cocuklugun pembelere bogulmus, biraz fazla yapis yapis cocuksulugundan siyrilarak insanin icindeki buyumus cocuga hitab ediyor, izlemek ve incelemekten kendinizi alamiyorsunuz...



Bakislari, mimikleri, cocuksuluklari ve ayni zamanda kadinsiliklari buyuluyor...
Tepeden tirnaga tum detaylar ve ayrintilar da cabasi. Bir insan bunca detayi nasil dusunur, nasil hayata gecirir diye dusunmeden duramiyor insan.







Dedigim gibi her biri bir masal kahramani aslinda...
Iste beni en cok etkileyenlerden biri... 
Gercek Prenses masalindan bir alinti...
Yuzundeki masumiyete, gozlerindeki huzne dalip gitmemek elde degil.











Her birinin yuzundeki ifade, durusu, tasidigi detaylar bambaska...
Insanin hic bikmadan saatlerce tum detaylari inceleyesi geliyor, ve ben her seferinde yeniden hayran oluyorum her birine.



Detaylara, kizin vucudundaki kinalara bakarmisiniz, hayran olunmayacak gibi mi?



Ya durusu...



Bunu ilk gordugumde resmen gercek model ile cekilmis bir fotograf zannetim...



Bu da guzel ve cirkin masalindan alinti...




Ve Lolita daha iyi anlatilamazdi bence... Masumiyetin vucuda gelmis hali gibi...














Deniz altinda 20 bin fersahtan alinti gibi geldi bana...




Bu da Heidi olsa gerek...
Veya benim hayalgucumde oyle canlandi, goruyorsunuz ya kendi masalini bile yazdiriyor bu bebekler :)


Kulkedisi'nin bu versiyonuna bayildim :)




Ve binbir gece masallarinin Sehrazat'i...




Gobek danscisi da unutulmamis...



Ayrintilarin ve figurlerin guzelligine bakarmisiniz! Hele hele su durusu gercekten dans ediyor hissi vermiyormu insana :)






Bu Cinli kiz da en begendiklerimden biri :)




Bu da Marie Antoinette hissi uyandiriyor bende...




Ve digerleri...















Gunun birinde bol bol param oldugunda sanirim kendime ilk alacagim seylerden biri bu bebeklerden biri olacak :) Zira bebeklerin her biri onbinlerce dolar (!) degerinde...
Geleneksek Turk kadininin aksine mucevher yerine porselen bebek alma hayali kuran ve evdeki camli dolaplari bardak canakla degil de bunlarla doldurmak icin yanip tutusan tek deli benim herhalde :))

Sizde benim gibi bayildiysaniz bu bebeklere, yapilis detaylari ve daha bir suru farkli karakter icin buyrun adres; Enchanted Doll by Marina Bychkova

Keyifli bir haftasonu dilerim herkese :)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails